Pakistan’da İslam Aile Hukuku (Mülahhas)

Genel Veriler

Resmi Adı: Pakistan İslam Cumhuriyeti
Yönetim Şekli: Federal Parlamenter Anayasal Cumhuriyet
Devlet Başkanı-Cumhurbaşkanı: Arif Alvi (2018’den beri)
Başkan Yardımcısı: Şahbaz Şerif (Nisan 2022’den beri)
Nüfus: 212,228,286 (2018) – 240.485.658 (2023 tahmini)
Yüzölçümü ( km²): 881,913


Bağımsızlık

14 Ağustos 1947


Kanunun Adı

Müslüman Aile Hukuku Düzenlemesi


Kanun Linki

Muslim Family Law Ordinance


Kanunname Tarihi – Tadiller

1961


Yargısal Yapı

Bağımsızlık öncesi 1935 yılında İngiliziler tarafından oluşturulan bir anayasa ile Federal Mahkeme ve Yüksek mahkemeler kurulmuştur. Bağımsızlık sonrası bu anayasa büüyk oranda korunmakla birlikte 1956 ve 1973 yıllarında bazı Federal Mahkemeler Yargıtay ve Yüksek Mahkeme konumuna yükseltilmiştir. Daha sonra 1980’de Federal Şeriat Mahkemesi kurularak bu yargı sisteminin verdiği hükümlerin İslam’a uygunluğunu sorgulamak isteyenler için şer’î bir başvuru otoritesi oluşturulmuştur.


Nişan

Müslüman Aile Hukuku Yasası’nda nişanlanma ile ilgili açık bir bilgi yer almazken “1976 Dowry And Bridal Gifts Act” adlı yasa gereğince evlilik sürecinde belirlenen mehir, gerek gelinin gerekse damadın ebeveynleri tarafından alınan hediyeler ve evlilik için her iki tarafaın da yaptığı masrafların kayıt altına alındığı görülmektedir.


Nikah Engelleri

Sürekli

      • Kan akrabalığı,
      • Evlilik yoluyla oluşan akrabalık (Ḳarâbet-i muṣâhere),
      • Süt akrabalığı

Süreli

      • Kadının beynunet-i kubrâ boşanmış olup henüz başka biriyle evlenip ayrılmamış olması (eski kocası açısından geçici bir engeldir);
      • Kadının evli olması;
      • Erkeğin gayr-ı müslim olması;
      • Politeist veya ateist bir kadınla yapılan evliliğin ise batıl veya fasid olması bakımından durumu belirsizdir;
      • Şahitsiz evlenme;
      • Erkeğin, iddet süresi henüz bitmemiş bir kadınla evlenmesi;
      • Erkeğin dört hanımla evli olma;
      • Bir adamın eşinin yakın akrabasıyla (kız kardeş vs) olan evliliği;
      • Ekonomik, sosyal ve dini açıdan denk olmayan iki kişi arasında yapılan evlilikler

Nikahın Rükün ve Şartları

Evlilik için iki taraf bulunmalıdır. Baliğ olması halinde taraflardan birinin evliliğe rızasının olmaması akdi batıl kılar. Bir evliliğin yasal olabilmesi için, iki erkek veya bir erkek-iki kadın şeklindeki Müslüman şahitlerle beraber icap ve kabul yapılmalıdır. Teklif ve kabul, taraflar namına veli veya vekiller tarafından yapılabilir.


Nikahın Memur Önünde Kıyılması ve Tescili

1961 Müslüman Aile Hukuku Yasası’nın 5(a) maddesine göre Müslüman hukuku kapsamında düzenlenen evlilikler MAHY tarafından belirlenmiş birtakım prosedürlere uygun olarak tescil edilmelidir. Bu tescil işlemi için nikah sicil memurunun kaydettiği yazılı bir belge gereklidir. MAHY’de, “nikahnâme” olarak adlandırılan bu belgenin şekli ve evliliğin ne şekilde kaydedileceği de belirtilmiştir. Mezkur maddenin 5(d) maddesine göre nikahını tescil etmeyenlere 3 aya kadar hapis cezası veya para cezası verilir. Ancak nikahın tescil edilmemesi evliliği geçersiz kılmaz. Ancak, tescilin bulunmaması evliliğe dair davalarda nikahın varlığını ispat için önemli bir delil olmaktadır.


Nikahın Tarafları-Velinin Rolü-

Nikahta kadın veya erkek yahut bunların veli/vekilleri bulunur. Uygulama bakımından kadınların evlenebilmesi için velisinin rızasının bulunması gerekirken daha sonra içtihat hukuku, Müslüman bir yetişkin kadının evliliğini, erkek velisinin rızası olmadan sözleşme yapabileceğine karar vermiştir.


Evlilik Minimum Yaşı

Evlilik alt yaşı erkekler için 18 kızlar için 16’dır.


Karı-Kocanın Hak ve Görevleri

Koca:

Erkeğin bir evlilikten doğan temel hakları karısının kendisine itaat etmesi ve kendisiyle beraber yaşamasıdır. Buna mukabil kocanın görevi kadının nafakasını karşılamaktır. Kadın geçerli bir sebep olmaksızın bu hakları ihlal ederse kocanın nafaka yükümlülüğü düşer.

Karı:

Kadının bir evlilikten doğan temel hakları mehir ve nafakadır.


Nafaka Kapsamı

Pakistan’da kocasıyla birlikte yaşadığı ve sorumluluklarını yerine getirdiği sürece kadının bakımı kocasının sorumluluğundadır. Yasa’da nafakanın kapsamı hakkında açık bir bilgi bulunmamakla beraber nafaka yiyecek, kıyafet ve barınma ihtiyaçlarını kapsamaktadır. Ayrıca temizlik ve sağlıkla ilgili araç gereçler de nafaka kapsamına dahil edilmiştir. Eşler arasında evlilik sözleşmesi yapılmış ve nafaka miktarı burada belirtilmişse kadın düzenli aralıklarla belirli miktarlarda harc-ı pândân denilen bir parayı alma hakkına sahiptir. Bu para, tarafların durumuna göre belli bir miktarda sabitlenebilir.


Mal Rejimi

Mal ayrılığı esası kabul edilmiştir.


Çok Eşlilik

1961 Müslüman Aile Yasası’nın 6 maddesine göre evli bir adama, ikinci bir hanımla evlenmesine sadece hem ilk karısını veya önceki karılarını hem de adamın kendisini temsil eden tarafsız bir başkan beraberliğinde Tahkim Konsey1961 Müslüman Aile Yasası’nın 6 maddesine göre evli bir adama, ikinci bir hanımla evlenmesine sadece hem ilk karısını veya önceki karılarını hem de adamın kendisini temsil eden tarafsız bir başkan beraberliğinde Tahkim Konseyi tarafından verilecek bir onay belgesi verildiğinde izin verilmektedir. İkinci bir eş almak için, bir erkeğin ilk eşinden yazılı rızasını alması, Tahkim Konseyi’ne başvurması ve böyle bir müteakip evliliğin hem “gerekli hem de adil olduğunu kanıtlaması gerekir. Adil ve gereklilik şartlarının kapsamı bağlamında Tahkim Konseyi adamın evli olduğu kadında şu kusurların bulunup bulunmadığına bakar: 1. Kısırlık, 2. Fiziksel kusur, 3. Karı koca ilişkisine mani fiziksel uygunsuzluk ya da kronik hastalık 4. Evlilik haklarının iadesi hususunda (gereklilikleri) bilerek, inatla sakınma yahut bu konuda yetersiz olma ve 5. Delilik. Tahkim Heyeti’nden onay belgesi almadan yapılan ikinci evlilik, geçerli olan evliliğin üstüne bir onay belgesi olmaksızın resmi (İslam hukuku çerçevesinde) yapılmışsa koca para cezası vermek ve/veya hapisle yükümlüdür. Ayrıca ilk karısına mehrini henüz vermemişse derhal vermesi gerekir. Öte yandan mevcut eş/eşleriisterse 1939 Müslüman Boşanma Yasası değişikliği uyarınca mahkemeye boşanmak için dilekçe verebilir.i tarafından verilecek bir onay belgesi verildiğinde izin verilmektedir. İkinci bir eş almak için, bir erkeğin ilk eşinden yazılı rızasını alması, Tahkim Konseyi’ne başvurması ve böyle bir müteakip evliliğin hem “gerekli hem de adil olduğunu kanıtlaması gerekir. Adil ve gereklilik şartlarının kapsamı bağlamında Tahkim Konseyi adamın evli olduğu kadında şu kusurların bulunup bulunmadığına bakar: 1. Kısırlık, 2. Fiziksel kusur, 3. Karı koca ilişkisine mani fiziksel uygunsuzluk ya da kronik hastalık 4. Evlilik haklarının iadesi hususunda (gereklilikleri) bilerek, inatla sakınma yahut bu konuda yetersiz olma ve 5. Delilik. Tahkim Heyeti’nden onay belgesi almadan yapılan ikinci evlilik, geçerli olan evliliğin üstüne bir onay belgesi olmaksızın resmi (İslam hukuku çerçevesinde) yapılmışsa koca para cezası vermek ve/veya hapisle yükümlüdür. Ayrıca ilk karısına mehrini henüz vermemişse derhal vermesi gerekir. Öte yandan mevcut eş/eşleriisterse 1939 Müslüman Boşanma Yasası değişikliği uyarınca mahkemeye boşanmak için dilekçe verebilir.


Boşanmada Yetki (Koca-Mahkeme-Karı)

Talakta yetki kocada olup klasik İslam Hukuku uygulamalarından farklı olarak kocanın talak beyanı, düşünemden yapılmış bir boşama olmasın diye Tahkim Heyeti tarafından 90 günlük bir süreyle dondurulur. 90 günün sonunda koca vazgeçmezse beyanı işlerlik kazanır. Bir kadının nikahnâmede talak hakkını alması durumunda Müslüman Aile Hukuku Yasası’nın 8. maddesi gereğince Aile Mahkemesine başvurmadan, yönetmeliğin 7(a) maddesi uyarınca karısını boşamak isteyen bir erkek gibi kullanabilmektedir. Kadının talakı, Tahkim Konseyi Başkanına yazılı olarak bir bildirimde bulunup kocasına, bildirimin bir nüshasını göndermesiyle işlerlik kazanır. Kadının boşanma yollarından biri de 1939 Müslüman Boşanma Yasası’nın 2. maddesi kapsamında sıralanan gerekçelerden biriyle mahkemeye başvurmasıdır. Öte yandan Yasa’nın 8. maddesine göre hul’ için kadının kocasının rızasının yanı sıra mahkemeye geçerli bir sebep de sunması gerekir.


Talak ve Tescil

Klasik İslam hukuku uyarınca, boşanma koca tarafından sözlü veya yazılı olarak yapılacak bir beyanname ile belirlenebilir. Talakla ilgili hükümleri MAHY’nın 7. maddesine göre boşanma ilan edildikten sonra koca bunu Tahkim Konseyi Başkanı ve eşine yazılı olarak bildirmelidir. Bu bildirinin amacı talakın sonucunu 90 günlük bir süreçle dondurmaktır. Bu süre zarfında Birlik Heyet Başkanı uzlaştırma girişiminde bulunmak ve çiftleri barıştırmak için kendisi ve her iki tarafın temsilcisi olan iki kişiden oluşan Tahkim Heyeti’ni toplar. 90 günlük sürecin sona ermesinin ardından barıştırma çabaları başarılı olmadığı yahut koca ne olursa olsun talakı iptal etmediği sürece talak işlerlik kazanır. Artık ne başka bir prosedüre ne de mahkeme veya Tahkim Konseyi’ne ihtiyaç vardır. Eğer koca, Tahkim Heyeti’ne bildirmeden boşanmaya çalışırsa bir yıla kadar hapis veya 5.000 rupi para cezasına çarptırılır.
1869 Boşanma Yasası’na göre Müslüman bir koca, gayri Müslüm eşine karşı talak hakkını kullanamaz. Bu yöndeki bir boşanma girişimi geçersizdir.
Yasa, kocanın Başkan’a sunacağı tebligatı karısına da vermesi gerektiğini ifade etmektedir. Ancak bunun ne ölçüde zorunlu olduğu belirsizdir.


Gaib ve Mefkud

Pakistan Müslümanlarının henüz Hindistan idaresinde yaşadıkları dönemde kadınların başlattığı mücadelenin bir sonucu olarak, 1939 Müslüman Boşanma Yasası kabul edilmiştir. Bu yasaya göre Müslüman kadınlar, kocalarının 4 yıl boyunca mefkud olması halinde boşanmak için mahkemeye başvurabilirler. Başvurudan sonra 6 ay içinde koca veya kocanın vekili dönüp evliliğin yükümlülüklerini yerine getireceğine dair bir beyanda bulunmazsa 6 ayın sonunda boşanma gerçekleşir.


Boşanma Sonrası Nafaka

Kadının boşanmadan sonra iddet dönemi içinde nafaka hakkı vardır. İddet süreci bittikten sonra ise nafaka hakkı düşer.


İddet

Boşanmadan sonra kadın, İslam’ın belirlediği şekilde iddet süresini beklemektedir.


Mehir

Mehir, evlilik üzerine koca tarafından karıya evlendikten sonra ödenen bir bedel olup bunun miktarı kocanın gelirine göre değişmektedir. Müslüman Aile Yasası’nın 10. maddesine göre mehrin ödenme şekline dair ayrıntılar nikahnâme denen belgede belirtilmemişse mehrin tamamının kadının talebi doğrultusunda ödeneceği varsayılır.


Hidane

Çocukların velayeti ve bakımı konusunda Pakistan’da 1890 tarihli bir İngiliz kararnamesi olan Veli ve Vasi Yasası yürürlüktedir. Mahkemeler genellikle küçük bir çocuğun velayetini babaya verirken küçüklerin bakımı (hıdâne) hakkı anneye aittir. Çocukların bakım davalarına karar verilirken kadınların lehine son derece güçlü bir pozisyonda olduğu görülmektedir. Bu durum, kadının anne ve eş olarak rolünü vurgulayan Müslüman hukukuna da esasen uygundur.
İlgili yasanın 17. maddesine göre mahkemeler reşit olmayan çocuğun velayetinin verileceği kişiyi belirlemek için çocuğun menfaatine uygun bir yol izlenmesi gerektiğini vurgular. 17(a) maddesi ise bu menfaatin sınırlarını çocuğun dini, yaşı, cinsiyeti, tercihleri, velinin uygunluğu, mali durumu gibi birçok faktörle çizmektedir. “Menfaat” kriteri mahkemeler tarafından hem “maddi” hem de “manevi” meseleleri içerecek şekilde belirlenmiştir.


Çocukların Nafakası

Evlilikten doğan çocukların nafaka hakkı sabittir. Babanın küçük çocuklara, reşit oluncaya kadar erkek çocuklarına, evlenene kadar kız çocuklarına bakması gerekir. İçtihat hukukuna göre, çocuklar evliliğin feshi durumunda anne ile birlikte kalsalar bile, nafaka hakkına sahiptirler ve rüşd öncesi dönemde nafaka talebi çocuğun babasına karşı bağımsız bir meşru hakkıdır.


Çocuğun Nesebi

Konuyla ilgili yasada maddeler bulunmazken yasanın diğer bölümlerinden sahih bir nikah akdinin yanı sıra fasid nıkahtan doğan çocukların da nesebinin sabit olduğu anlaşılmaktadır.


Kaynaklar

Kristen Cherry, “Marriage and Divorce Law in Pakistan and Iran: The Problem of Recoginiton”, Tulsa Journal of Comparative and International Law 8/2 (January 2001): 324-5;

Ahmed, Nausheen, “Family Law in Pakistan: Using the secular to influence the religious”, Adjudicating Family Law in Muslim Courts, Ed: Elisa Giunchi, (New York: Routhledge, 2014);

David Pearl, “Three Decades of Executive, Legislative and Judicial Amendments to Islamic Family Law in Pakistan”, Islamic Family Law, ed: Chibli Mallat, Jane Connors (London:Graham&Torotman, 1990);

Muhammad Rashid Feroz, The Law Marriage and Divorce in Muslim Countries, (Montrea:McGill University, 1959); https://www.supremecourt.gov.pk/downloads/?wpdmc=judicial-system-of-pakistan#

Shah, Niaz A. Women, “The Koran and International Human Rights Law: The Experience of Pakistan”, BRILL, 2006. ProQuest Ebook Central, http://ebookcentral.proquest.com/lib/hec-ebooks/detail.action?docID=468397

2 Replies to “Pakistan’da İslam Aile Hukuku (Mülahhas)”

  1. Pakistanda boşanma oldugunda kadının soy ismi ne olur?
    Kocasının soyismini mi kullanır?

    1. Pakistan’da boşanma gerçekleştiğinde, kadının soyadı konusunda yasal olarak bir değişiklik yapma zorunluluğu bulunmamaktadır. Pakistan’ın hukuk sistemi, evlilik sonrası soyad değişikliğini zorunlu kılmadığı gibi, boşanma sonrası kadının soyadını geri alması konusunda da bir dayatma getirmez. Dolayısıyla, boşanmış bir kadın, kocasının soyadını kullanmaya devam edebilir veya kızlık soyadına geri dönebilir.

      Bu tercih, genellikle kadının kendisine bırakılır. Boşanmış bir kadın, yasal belgelerde kocasının soyadını kullanmayı sürdürebilir, bu durumun sosyal ve yasal açıdan bir sakıncası yoktur. Kendi soyadını geri almak isteyen bir kadın ise, yasal işlemler aracılığıyla bu değişikliği yapabilir. Bu durum, kadının kişisel tercihlerine ve sosyal bağlamına göre şekillenir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir